Google

28 Aralık 2008 Pazar

YAY BURCU ERKEĞİ

Yay Burcu er­keklerinin garip bir huyu vardır. Bunlar büyük beyaz bir ata biner, dörtnala caddelerden geçerken, kılıçlarını sallar ve davalarını savunurlar. Başka bir garip huylan daha vardır. Sirkteki palyaçolar gibi taklalar atar, fillerle kaba sakallı hanımı ayırdedemeyerek birbirine karıştırır, sonra sevinç-parauk helvalarını yerler.
Bu adam belirli manevralarla ele geçirilebilir. Ama ce şunu beyaz atından indirmeniz, şu fillerden uzak­laştırmanız ve tabii o sakallı hanıma da yol vermeniz ge­rekiyor. Davalar ve sirklerden aile hayatı yaşamaya zaman kalmaz, kaldı ki duygusal el tutuşmalara.
Hemen hemen her zaman O’nun çevresinde bir kalabalık bulunur. Bu da başka bir engeldir. O’na yaklaş­mak için bütün bu insanların arasından kendinise yol açmak zorunda kalacaksınız. Ama karamsar olmayın çünkü bu adam son derece iyimser bir insandır. O kadar iyimserdir ki, düşmanları kendisine bir kutu at gübresi gönderseler, hiç alınmaz. Atı göndermeyi unuttuklarını düşünür. Bu çeşit bir iyimserlik tehlikeli olabilir.
Bu da, gerçekten körü körüne inancın başka bîr şeklidir. Yay erkeğinde bunlardan yığınlarla vardır. Şimdi körü körüne inanca bir diyeceğim yok. Kendim de bir ateş burcundan olduğum için, bunu anlarım. Ancak, böyle safça bir inanış Yay * in sık sik çamura düşmesine neden olabilir. Elinde yay ve okla sürekli gökyüzüne bakarak ve hiç kim­senin ulaşmaya cesaret edemeyeceği bir hedef arayarak koşarken çamura düşmek kolaydır. Aslında hiç kimse böyle bir hedefe uiaşmaya çalışacak kadar sağduyudan yoksun değildir.
Güvenmek çok iyi bir şeydir, ancak yanlış insanlara güvenmek, bir yarış atını bile yavaşlatabilir. O, kelimenin tam anlamıyla gözü kapalı bir hayalci değildir. O’nun ha­yalleri her zaman Jüpiter’in zeki mantığının ve merakının süzgecinden geçer. Eğer bunlar Yay’ın dürüst kontrolü altında bulunursa, herhalde çılgınca oldukları kadar yararlı da olacaklardır; henüz dünya bunlara hazır olmasa bile, En ufak bir gerçekleşme umudu olduğu zaman, Yay boya­larını çıkarıp hayallerini en canlı ve cesur renklerle boya-yacaktır. Ancak, ileriye yönelik fikirleri ezmek için bekle­yen ve kendilerini kanıtlama şansını tanımadan bunlan boğan geri kafalılar her zaman bulunur ve ortalıkta ne çok geri kafalı bulunduğuna biliyorsunuz.
Yükseklerde dolaşan hayal gücü O’nun düşmesine veya iflas etmesine neden olabilir. Ama çok şükür ki, şans perisi her zaman O’nu tam zamanında kurtarır. Bu adam genellikle o kadar şanslıdır ki, bu kadarı haksızlık gibi görünebilir. O, dağ başına maden aramaya gitse ve bir tor­ba kaya parçasıyla dönse, bunların altın olmayışına bîr süre ağladıktan sonra uranyum olduklarını keşfeder. Met­ronun girişinde ayağınızın dibinde parlak bir şey görüp te alsanız alüminyum jiklet kağıdı olduğunu görürsünüz. Onu Yay eğilip alsa, Harry Winston’un taksiye el sallarken düşürdüğü Hope Elmasının parçası çıkar.
Bu çeşit bir talihi olunca, Yay doğal olarak iyimserdr. Her zaman kayanın kaya, Alüminyum kağıdının da alü­minyum olduğu günler vardır, ancak tipik Yay böyle ezici darbelerin etkisinden çabuk kurtulur. Sizin Jüpiter erke­ğinin aşktaki şansı da aynen böyledir. O şanslıdır. Şansı yaver gitmediği zaman, çabucak kendini toparlar. O, dürüst olmayan insanları diğerlerinden ayırır, çevresinde bu kadar arkadaşı ve dostu olmasının nedeni de budur. İnsanların dış görünüşünün ötesine bakarak aldatıcı olmayan gerçek değerleri arar. Bu, düşmanları olmaması demek değildir. Kuşkusuz düşmanı da vardır, ama başka bu rçl ardaki in­sanların düşmanlarına oranla, Yay’ın düşmanlarının sa­yısı daha azdır. O’nun içtenlikle söylediği sözlere güce-nenler boğazını sıkıp boğmak isteyebilirler, ancak genel-iîjde eninde sonunda kötü niyetli olmadığını anlarlar. Yay erkeğinin günahı hiç bir zaman kasten acımasızca kötülük )’. etmek değildir, sadece nezaketsizlik ve düşüncesizliktir. (; Artık anlamış bulunuyorsunuz ki, Yay’ın konuş­ması, sembolik oku kadar direkttir. Çirkin şeyler söyle­yebilir ve eğer O’na aşıksanız, bu sözleri yanma kar kala­bilir. Ancak, henüz tanıştığınız bir Yay erkeği parlak, dik­katli bakışlarını yüzüne dikerek size. tam bir erkeğin met­res olarak seçeceği kız olduğunuzu söylediği zaman O’na ne kadar içerlerseniz haklı olursunuz. Bütün gücünüzle Suratına bir tokat indirmeye hazırlanırken, yüzüne o masum,,çocukça ifadeyi takınarak silahınızı elinizden alan jir içtenlikle, asıl istemek istediği şeyin şu olduğunu İÇiklar; orta çağdaki krallar ve aristokratlar çıkarlarını İüşünerek evlenirlermiş ve bu yüzden eşleri çoğunlukla isil kan taşıyan çirkin ve sıkıcı yaratıklar olurmuş. Öte /andan metresleri, kurallar el verse aşık olup evlenmek için seçecekleri, çok güzel ve zeki kadınlarmış. Yay bunlan okumaktadır, çünkü özellikle o çağda olup bitenleri merak
eder. Siz bu sözleri dinleyince sakinleşirsiniz ve hatta kendinizi biraz mağrur hissedersiniz. Öyle ya, mecbur ol­madıkça kaç erkek tarih okumak için saatlerini harcar? O bir dahi olmalı. Düşünün bir kez, bir entellektüelin eşi olabilirsiniz! Yanlış. Bir entellektüelin metresi olabilirsi­niz. Siz O’nun beynini böyle değerlendirmeye başlayınca, farkında olmadan asıl teklif ettiği şeyi olumlu karşılamış olacaksınız. O da hemen harekete geçecek ve siz düşmüş bir kadın olacaksınız.
Kadınlar çoğunlukla Yay’ın davranışlarım yanlış yorumlar ve aralarındaki ilişkiyi gerçekte olduğundan daha fazla ciddi zannederler. Aynı şekilde; hafif, fiziksel olma­yan bir arkadaşlık, sadece arkadaşça dolaşacağı bir kız ararken de, karanlık emeller peşinde koştuğu samlabilir. Her iki şekilde de yay zararlı çıkar. Ama O gene de şanslıdır ve bütün bu karışıklık düzelir. O bir flörttür, bu irkar edilemez, ancak yalnızca seks aramamaktadır. Ö değişiklikten ve kafaca uyarılmaktan hoşlanır. O sadece kendisini oyalarken bir kadın O’na yapışacak olursa, ara­larında geçen herşeyin şakadan başka bir şey olmadığını anlatmaya çalışacaktır. Bu durumda kızcağızın yapacağı hiçbir şey kalmaz. O sadece arkadaşça davranmaktadır.
O her zaman size duymak istediğiniz şeyleri söyle­meyecek. Çoğunlukla açık sözlülüğü ve utandırıcı soru­larıyla saçlarınızı diken diken edecek. Ama arada sırada öyle özel, öyle harikulade bir şey söyleyecek ki, size şarkı söylüyormuş gibi gelecek.
Size bir örnek vereyim. Sahne: Bir kahvehane. Tam O’nu sevdiğinizi söylemek için cesaretinizi topladığınız sırada, O hilesiz mavi gözlerini -veya kırpmadan baktığı kahverengi gözlerini- kocaman açarak size bakar ve me­rakla sorar; “Bu kadar kısa boylu olduğun için neler hisse­diyorsun? Bu seni sinirli filan yapmıyor ya?” Yutkunarak, erkekliğinize yakışır şekilde kendinizi toparlamaya çalı­şırken, ekler, “Aldırma. Kısa boylu bir çok erkek var. Örneğin Napolyon. Ve Fiarello Guardia” Bu neredeyse ha­karet üstüne hakaret demektir. Hiç kimsenin bu kadın kadar kabalığı haketmediğini düşünerek, tam kalkıp gitmek üzereyken, O hülyali dalgın bir bakışla, “Fasulye sırığı gibi erkeklerden nefret ederim” der. “Sen kusursuzsun. Bu gece birlikte buraya doğru yürürken dikkat ettim. Boyları­mız birbirine çok uyuyor.”
Oturun yerinize. Kalıyorsunuz. Uzun bir süre için. Arkadaş canlısı, samimi Yay kızı, garip bir çekicilikle kalbinizi fethetti. O her zaman biraz açık sözlü olacaktır, çünkü dünyayı, o komik pembe gözlüklerle bile, aynen olduğu gibi görür. Kabul etmeniz gerekir ki, bu da bir ye­tenektir. Her durumu açık, anlaşılır bir mantıkla ele almak, herşeyi olduğu gibi kabul etmeye karar vermek herkesin harcı değildir.
Yay kadınları her zaman, her yerde görülen pollyan-na’lardır. Daha çok para kazanmanızı dilediğini söyleye­rek, şu sözleri eklediği zaman kırılırsınız: “Kuşkusuz, fazla para insanları bencil yapar. Belki de fakir olduğun için şanslısın”. Kabul etmek gerekir ki, bu bir çeşit solak iyimserliktir, ama buna alışacaksınız. Bu kız size hiçbir zaman yaian söylemeyecektir. İçinizden “keşke biraz yalan söylese” dediğiniz zamanlar olacaktır. Birlikte olmadığınız geceleri nasıl geçirdiğini merak ettiğinizi belli ederseniz, geçen yaz tatilinde tanıştığı yakışıklı adama yazdığı mektuplar ve telefonla yapılan kaç buluşma teklifini geri çevirdiği konusunda size son derece dürüst, ayrıntılı rapor verecektir. Hatta belki de sıkıntılarını uykusuzluğa bağ­layarak, geceleri uyanık yatarken size karşı duyduğu şeyin aşk değil de, acaba arkadaşlık mı olduğunu düşündüğünü anlatacaktır. İçinizden O’na bağırmak gelecek, “Tanrı aşkına, arada sırada yalan söyle ne olur! Bir erkeğin de gururu vardır”. Sakın fazla yüksek sesle bağırmayın, sonra O’nu incitirsiniz. Hem kendisi de ateş almayan cinsten biri değildir. Yay kızlarının oldukça ateşli öfkeler içinde ken­dilerini kaybettikleri bilinir.
Yoksa o, birlikte sinemaya gidecekleri zaman küçük kız kardeşini de getirip getirmeyeceğini sorduğunda, “Aaa, umarım evlendikten sonra da sürekli asılmaz”, diye ağzın­dan kaçırdığına mı alınmıştı?” Belki de genç kızdan ger­çekten hoşlanabilirdi ama, Yay’lardaki evlendikten sonra eş yakınlarının nefes aldırmamaları korkusu O’nun böyle düşüncesizce ve patavatsızca birşey söylemesine neden olmuştu. Şimdi bozuştuğu erkek kadar O’nun kız karde-
sini de özltiyordu, ne var ki ne demek istediğini açıklamak İçin artık çok geçti ve O’nu hiç kimse anlamayacaktı.
Yay kızı için, bütün mantıklı düşüncelere karşın, böyle içinden çıkılmaz durumları anlamak olanaksızdır ve bu O’nu çoğunlukla asla gidilmemesi gereken bir romans ülkesine götürür; ateşin ne zaman ve neden alevleneceğini bilmez ve alevlendiği zaman yanacağından korkar. Sonra işi oluruna bırakır, hiç kimseyi ciddiye almaz. Açıkça flört eder ama, sürekli veya sonsuza kadar sürecek ciddi bir ilişki kurmayı düşünmez ve böylece soğuk ve kalpsiz bir kadın olarak tanınır. Bir ateş burcu hiçbir zaman soğuk ve kalpsiz değildir, ancak bunu bilmeyen astroloji cahili pek çok erkek vardır. Böyle olaylar yüzünden bir Yay kızı bekar kalırsa, kesinlikle hayata küsmüş, kabuğuna çekilmiş bir ihtiyar olmayacaktır. O gene de yaşamın tadını çıkaracak ve çok eğlenecektir. Bir erkek yerine çevresinde dolaşan bir çok erkek olacak ve O onların hepsinden hoşlanacaktır.
Gerçek şudur ki, O kalbi güven dolu bir çocuktur. Görünüşü o kadar saftır ki, kurtlara, tatlılıkla adam kandırma ustalarına ve şarlatanlara cesaret verir. Ne kadar akıllıca tartıştığını ve nasıl şaşırtıcı şekilde mantıklı olabildiğini unutun. Tüm bunların O’nun kalbiyle hiçbir il­gisi yoktur. Kafası tartışma götürmez. Parlak ve zekidir ve herhangi bir tehlikeden kendini kurtaracak güçtedir. Ama kalbi savunmasızdır. Sık sık düşer yaralanır.
O’nun bir başka özelliği de, biraz sakar olmasıdır. Bazen Yay kızı safkan, soylu bir at edasıyla caddeden aşağıya yürüyüp giderken O’nun gördüğünüz en zarif kadın olduğunu düşünürsünüz. Sonra birdenbire ayağı kaldırımdaki bir yarığa takılıp sendeleyince, dengesinibulmak için beceriksizce oradaki manavın tentesine sarılır ve iki sandık portakalın altüst olmasına neden olur. Manav belki biraz küfreder ama, çok geçmeden omzunu silkeler. O’na aldırmamasına söyleyerek eline bir salkım üzüm tutuşturur. Yay’ın neşesi en katı kalpleri bile eritir. Arada sırada bu kız size, kuyruğunu dostça sallayan ve ayağınızın üstünden geçen sakar bir köpek yavrusunu hatırlatacaktır. Böyle cana yakın köpekçileri pek çok insan sever ve besler. Tabii, köpekleri beslemek ucuza gelir. Tipik Jüpiter kızı çok iştahlıdır. O iyi yiyecekleri ve şarabı, güzel giysileri sever ve yolculukta hep birinci sınıfı seçer. Yay’lar do­ğuştan savurgandır . Paraya hiç değer vermezler ve onlara bir doların ne demek olduğunu anlatmak epeyce zaman alır. O’na kredi kartınızı ödünç vermeden önce yükselen bur­cunu dikkatle inceleyin.

0 Comments: