Google

13 Ağustos 2008 Çarşamba

PANİK ATAK

Panik atak geçiren kişi kendini stres altında hisseder. Stres karşısında verilen tepkileri düzenleyen sempatik sinir sisteminin sürekli uyarılmış halde olmasına yol açar. Bu durum zamanla kalp, tansiyon ve solunum yollarıyla ilgili hastalıklara davetiye çıkarır. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Göktepe, kişinin sosyala hayatının yanı sıra sağlığını da olumsuz etkileyen panik atağın tedavisini anlattı.
Panik bozukluğun tipleri var mı?
Agorafobili ve agorafobisiz panik bozukluklar diye ikiye ayırabiliriz. 'Agora' pazar yeri, geniş meydan, 'fobi' de mantıksız yoğun korku anlamına gelir. Yani agorafobi açık alan korkusudur. Hasta, beklenmedik bir zamanda ortaya çıkacak panik atak sırasında 'Yardım yetişmeyecek', 'Kimse beni duymayacak', 'Rezil olurum' gibi kaygılarla tek başına sokağa çıkmaz, açık ve kalabalık alanlarda bulunamaz, duraklarda sıra bekleyemez. Kalabalık caddeler, kalabalık mağazalar, tüneller, asansörler, metrolar, uçaklar böyle kişiler için kaçınılması gereken uyaranlardır. Agorafobi bulunmayan panik bozukluktaysa yoğun bir kaygı vardır. Hasta yineleyen panik ataklarının olabileceğine dair yoğun bir kaygı taşır.
Panik atak başka sağlık sorunlarına da yol açar mı?
Panik atakla sürekli stres altında olmak bazı sorunlara neden olabilir. Stres bir uyarılmadır aslında. Vücudumuzun uyarılmış oluşu birtakım tepkileri daha çabuk vermemiz anlamını taşır. Hatta stresin bazen iyisinin de olduğunu söyleyebiliriz. Ama bazı kişiler telefon çaldığında bile kötü bir haber alacağını sanır. Böyle kötü bir beklenti içinde olmak sempatik sinir sisteminin hakimiyetine neden olur.

Sinir sisteminiz sizi yorabilir
Sempatik sinir sistemi nedir?
Biz farkında olmadan vücudumuzda çalışan bir sinir sistemi var. Bu da sempatik ve parasempatik diye ikiye ayrılır. İnsanı stres karşısında koruyan, harekete geçiren sempatik sistemdir. Bu sinir sistemini vücudumuzdaki bütün kaslarda, organlarda var olan sinirler oluşturur. Parasempatik sistemse bizi dinlenmeye, uykuya, rahatlığa sevk eder. Bazı insanlarda sempatik sinir sistem hakimiyeti çok fazladır. Bu yüzden sürekli huzursuz ve telaşlı olurlar. Böyle olmaları onlar için iyi değildir. Çünkü kalp atışları sık sık hızlanır, tansiyonları yükselir. İşte bu uyarılma hali sürekli hale gelirse kalp, tansiyon, ülser, egzama, astım gibi psikosomatik bir rahatsızlığa yol açabilir. Böyle bir hastalık başladığı zaman tek başına bir iç hastalıkları uzmanının onu tedavi etmesi yerine bir psikiyatrla işbirliği yapılması gerekir.
Krizin en şiddetli derecesi nedir?
Genellikle hastaneye gelenleri en şiddetli saymak lazım.
Bir kez atak geçirmek panik atak hastası olmak için yeterli mi?
Evet, yeterli. Birkaç yıl önce panik atak krizi geçirmiş birinin daha sonra atak geçirmemiş olması bir daha böyle bir durumla karşılaşmayacağı anlamına gelmiyor. Ama iyi tedavi edilmişse bu durum kontrol altında tutulabilir.
Panik atağın diğer psikiyatrik rahatsızlıklarla ilişkisi var mı?
Panik ataklar çoğu kez alkol kullanılarak yatıştırılmaya veya önlenmeye çalışılıyor. Bu durum alkolizme yol açabilir. Panik ataklar ve panik bozukluğu belirtileri genellikle depresyonla birlikte görülür. Fobiler panik bozukluğunda gelişen korkulardan kaynağını alır.
Panik atağın tekrarlama riski hangi koşullarla ilgilidir?
Aslında en kritik konulardan biri de bu. Bir kere panik atak geçiren kişi, tekrar geçirme ihtimalani aklından uzaklaştıramıyor. Bu yüzden kaçınma davranışında bulunuyor. Biz de ne kadar sonra tekrarlayabildiğini öngöremiyoruz. Panik ataklar kişi tedavi gördükten sonrabelli bir süre tekrarlamayabilir. Ama zamanla tekrarlayacaktır. Bu nedenle önlem almak ve tedavi görmek gerekir.
Peki panik atağın tekrarlamaması için neler yapılabilir?
En önemlisi hastalık hakkında bilgi sahibi olmaktır. Burada hastalığın tekrar riski nedeniyle uzun süreli tedavisinin gerekeceğini baştan kabullenmek en iyi seçimdir. Gevşeme egzersizlerini öğrenmek ve kaçınma davranışına karşı koymak hastaya ciddi bir mesafe kat ettirir. Hekime danışmak, psikiyatrist kontrolünde olmak, ilacını düzenli almak dasayılabilir.


Teşhiste 'eski dostlar' önemli
Panik atak nasıl teşhis edilir?
Öncelikle panik atakla karışan bazı hastalıkları gözden geçiririz. Örneğin, tiroid bezinin fazla çalıştığı hipertiroidi dediğimiz bir hastalık çarpıntı, terleme gibi belirtileri yüzünden panik bozukluğuyla karıştırılabilir.
Yine kanda kortizol hormonunu artıran hastalıklara bakarız. Bunları ekarte ettikten sonra hastanın ruh halini anlamak için bazı testlerden yararlanırız. Hastanın öyküsünü dinlemek de çok önemli. Bu aşamada hastanın yakınlarını da dinleriz. Çünkü psikiyatri hastaları kendilerine ait bir durumun farkında olmayabilir. Örneğin ilişkilerinin nasıl etkilendiğini, geçmişe göre nasıl değiştiklerini ayırt edemeyebilirler. Yakınlarından aldığımız 'Eskiden bu kadar sinirli değildi' gibi bilgiler bizim için çok önemli. Bir de bizim hastalarımızın bir kısmı belirtilerini saklama eğilimdedir. Farkında olmadan, kendilerini kötü bir halde göstermemek için durumlarını inkar ederler. Bu nedenle varsa eşiyle, anne-babasıyla veya onu yıllardır tanıyan arkadaşlarıyla görüşüyoruz. Tanı koyarken, ruhsal hastalıkları, kişilik özelliklerini, yaşanmış fiziksel hastalıkları, son bir yılın nasıl geçirdiğini ve sosyal uyumunu bilmek bizim için çok önemli.
Peki nasıl tedavi edilir?
İlaçlar ve psikoterapiyle. İlaç tedavisinde yatıştırıcılar ve özellikle antidepresanlar kullanılıyor. İlaçlar bir süre alındıktan sonra etkileri ortaya çıkar ve hastanın yaşamı rayına girer. Yatıştırıcılar mümkün olduğunca kısa süre kullanır, asıl tedavi edici etkisi olan antidepresifleriyse sürdürürüz. Psikoterapi hastanın yaşamını sağlıklı olarak devam ettirmesinde önemli rol oynar. Ailenin de tedavinin içinde olması, hekimin işini kolaylaştıracaktır.


Tedavi süresi en az iki yıl olmalı
İlaç tedavisi ne kadar sürüyor?
Panik atak geçiren hastalarda tedavi süremiz iki yıldan az olmamalı. İlk aşamada tedavi süresi olarak iki yılı duymak bazı hastalar için moral bozucu olabiliyor. Ancak ilaç tavsiye edildiği gibi kullanılmazsa hastalığın tekrarlaması kaçınılmaz.
İlaçların yan etkileri var mı?
Sağladığı avantajlar göz önünde bulundurulduğunda yan etkiler çok önemli boyutta değil. Hastalar uzun süreli kullandıklarında ilaç aldıklarını bile farketmezler. Her ihtimale karşı yılda bir kez karaciğer testlerinin yapılması uygundur. Bir de ilacın mutlaka azaltılarak kesilmesi gerekir.
Tedaviye rağmen panik atakların tekrarlama olasılığı ne kadar?
Tedavi birkaç ay gibi kısa sürelerle yapılmışsa hastalığın tekrarlama riski yüzde 100'dür. Uzun süreli tedavide küçük bir tekrarlama riski vardır, ancak bu tür olaylarda belirtilerin şiddeti çok daha düşüktür.
Hastalara önerileriniz neler?
Hastalar uyarıcı olan çay-kahve kullanımını azaltmalı, koyu kahve ve çay kullanımından vazgeçmeli. Hastalık belirtilerinin bastırılmasında alkol kullanılmamalı, stresi yaşamanın kaçınılmaz olduğu düşünülerek başa çıkma yolları (örneğin gevşeme egsersizleri) öğrenilmeli ve uygulanmalıdır. Sigaranın sıkıntıyı giderdiği düşüncesi yanlıştır, sigaraya hiç başlamamak gerekir.


'Eleştiri' değil destek sağlanmalı
Hasta yakınlarına öneriler?
'Bir şeyin yok, evham yapıyorsun, her şey senin elinde' gibi cümlelerle hastaya yaklaşmamak, paniğin kişinin kontrolü dışında olduğunu bilmek ve onu anlamak gerekir. Eleştirmek, küçük düşürücü davranışlarda bulunmak hastayı daha da güç bir duruma düşürebilir. Ona zor durumdayken yardımcı olup tedavinin sürdürülmesi için teşvik ediniz. Gerektiğinde uzmanından yardım almaktan kaçınmayınız.

0 Comments: